18 Şubat 2018 Pazar

Kardeşlik Ruhu Yaratmak


Benim oğlanla kızın arasında dokuz yaş var arkadaşlar.  Şu ara her ikisi de kendi bireyselliği, "özel" olma çabalarıyla boğuşuyorlar.
Oğlan 11,5 yaşında, odam da odam diyor.  Hiç bir şeyine kardeşinin ellemesini kurcalamasını istemiyor.  Kız 2,5 yaşında, o melek gibi hanım hanımcık pamuk kızım yeri geliyor öyle sendromlara giriyor ki, mümkün değil ikna etmek.  Tabi abisinin odası onun için saklı bir cennet.  Raflar dolusu lego figürleri, oyuncakları, boyalar, ıvır zıvır... En rahat o evde yokken yaklaşabiliyor odasına.  Ben sürekli yanında oluyorum ki aman aynen aldığımız gibi bırakalım her şeyi diye.

Tabi bu durumda sürekli hakem pozisyonunda oluyor anne-baba.  Hatta her yaşta öyle bence de, hatta eğer yaş farkı çoksa büyükten idare etmesini istiyoruz "Bak kardeşin merak ediyor, sen de aynen öyleydin (hatta daha ellek), izin ver baksın, alsın, incelesin, kırmadan bırakmasına yardım et" falan  sürekli ikna çabaları.

Herkes kendi bencilliği ve bireyselliğinde boğuşurken kardeşlik ruhu pek gelişmiyor sanki.  Sık sık bunları düşünürken, geçenlerde öyle bir kenetlendiler ki birbirlerine, inanamadım.  Tabi o noktaya kolay gelmediler, biraz acılı bir süreçti ama iyi oldu : )

Geçen pazar akşam! Saat 9 olmuş, evde bir iki arkadaş, çocukları falan pizza partisi yapmışız, dağılmak üzere herkes, oğlan bir ödev pırtlattı. "anne fenden ödev vardı".  Şimdi ben bu ödevi cumartesiden duymuştum ama pazartesi için olduğunu bilmiyordum, gerekli uyarımı yaptım, işime baktım, 6. sınıfa gidiyor artık uzaktan takip ediyorum ödevlerini.  Tabi hemen yarına olduğunu öğrenince tutuştu bu, benden yardım istiyor.

Herkes dağıldı, bir hışımla geçtim odasına yardım ediyorum, bu sırada kızla babası ilgileniyor ama, geliyor gidiyor abisinin keçeli kalemlerini istiyor (kendisine o gün yepisyeni keçeli kalem almışım, illa abiminki diyor), oğlan buna sinir oluyor, odasından atıyor falan, kaos!! Bir de Türkçe ödevi çıkmadı mı aradan!! Ben dellendim, Allah ne verdiyse bağırıyorum artık hem kendini, hem beni, hem kardeşini bu hallere düşürdüğü için..

Bir yandan kızı kendi boyalarını kullanmaya ikna etmeye çalışırken sinirde level atladım, "yeni boyalarını kullanmayacak mısın ceren? çöpe atıyorum o zaman" dedim.  (Çöpün poşetini yeni değiştirmişim tabi, atsam da geri alınır içinden kıps ;) Attım çöpe.  Tabi o da ağlamada level atladı, salya sümük, çöpe ellenmeyeceğini biliyor ama boyaları da almak istiyor falan. Oğlan da ağlıyor odasında...

Bir süre hiç bir şey yapmadım.  Fen bitti, Türkçeyi kendisine bıraktım.  Boyalarla ilgili o noktadan geri dönmemem gerekirdi, en azından gözünün önünde, ama anlaşma yapmaya çalışarak falan gittim çöpten aldım boyaları, odasına koydum kızın.  Tabi sinir tepede çarpına çarpına ortalığı-mutfağı topluyorum bu arada.  Bi baktım iki salya sümük, oğlanın odasında kenetlenmiş, kadife kadife ses tonlarıyla birbirlerine sığınmışlar:))

-Gel ceren gel.. Al boyalarımı...
-Abicim benim sandalyemi getirebilir miyim?
-Git getir, yanımda yap.
-Tamam abicim. Anne burnum akıyor burnumu siler misiiiiiiiin? (Bana bağırıyor odadan, ben mutfaktayım)
-Gel ceren gel ben silerim deyip elinden tutarak getirdi kardeşini mutfağa, hık de bakiyim diyor bi de: ))) güzelce sildi burnunu kardeşinin, elinden tutarak geri gittiler odaya, biri ödev yaptı biri resim.


Abimle kendimi hatırladım, çoğu zaman en güçlü yakınlaşmalar anne babamızdan yediğimiz azarlar sonrası olurdu küçükken.  Birbirimizi en iyi biz anlardık o anlarda.

E her zaman böyle acılar mı yaşatacaz canım birbirlerine kenetlensinler diye diyebilirsiniz, haklısınız.   Sonrasında bariz bi yakınlaşmaları oldu mu? Çok gözlemlemedim.  Ama ne kadar kızsa da oğlan yine de sabır konusunda çok ilerleme kaydetti.  Sonuçta kardeşi olana kadar dokuz yıllık bir saltanatı, rahatı, düzeni vardı.  En azından merhamet var özünde bu çok önemli.  Çok ihtiyacım olduğu anlarda çok güzel oynatıyor, hele keyfi yerindeyse kardeşiyle kedi gibi yuvarlanıyor koca oğlan : )

Şimdi üçüncü geliyor.  Tabi ki zor olacak bir çok şey var ama üç çocuklu veya yaş farkı az çocuğu olanlara hep söylediğimi kendime söyleyip rahatlamaya çalışıyorum "geçecek, daha tecrübelisin, iki yıl ver, oğlan büyüdü, küçükler kendi arasında takılacak..." 

Ama henüz üç değil!! : )) O yüzden o sürece girmeden yapabileceğim, yapmak istediğim ne varsa hamile halimle olduğu kadar yapmak istiyorum.

3 yorum:

  1. Nasınsın? Çok uzun zaman olmuş, herşey yolunda mı? Sevgiler (mutlu yıllar!)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üç çocuklu ve yorgunum cerencim :)) ilk iki ay tam bir kaostu, 4. Ay yarın bitiyor ve umut var, her şey çok daha güzel olacak diyorum:) Mutlu yıllar ❤️

      Sil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil